Ahilik

20 Kasım 2014 tarihinde tarafından eklendi.

AHİLİK
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da kurulup gelişen bir teşkilat. Bu teşkilâtın esas unsurları, yiğitlik ve cömertlik başta gelmek üzere öğülmeye değer vasıfları olan gençlerdi. Bu sebeple bu teşkilatlara fütüvvet de denilmiştir. Fütüvvet kelimesinin aslı Arapça genç yiğit, cömert delikanlı mânasında fetâ kelimesidir. Ahi kelimesi de Arapça kardeşim demektir. Teşkilâta giren gençlerin birbirlerine veya yol büyüklerine ahi diye hitap etmelerinden dolayı teşkilatlarına da bu ismin verildiği umumiyetle kabul edilmektedir.

Bu ismin Türkçe cömert anlamındaki akı’dan bozma olduğunu söyleyenler de vardır. Ahîler, Türk kitlelerinin yeni girdikleri İslâm dinine ve yeni vatan Anadolu’ya ısınıp kaynaşmalarını, yerleşik hayata intibak edebilmelerini sağlamada önemli rol oynamışlardır. Eski inançlarla, yeni din ve inançlar, Orta Asya’dan getirilen göçebe kültürü ile Anadolu ve Orta Doğu’daki yerleşik kültürler arasında kalan Türk milletini kendine mahsus yeni bir kültür ve medeniyyet sentezine ulaştırmada öncü ve rehber olmuşlardır.

ahilik

ahilik

Aynı zamanda, iç ve dış tehlikelere karşı kurdukları düzen ve sağladıkları güçle, halkı korumuşlardır. Bu öncü, uzlaştırıcı ve koruyucu cemaatlar (ahî teşkilâtları) daha sonra tarım dışı üretim alanını, esnaf ve sanatkarları teşkilatlandırmış, daha doğrusu kendileri esnaflaşmışlardır. Fakat bunlar sendika, korporasyon, lonca gibi sâdece mensuplarının menfaatlerini korumak için kurulmuş birlikler değildi. Bir inanç ve görev (misyon) birliği idiler.

Selçuklu devletinin yıkılmasıyla devlet otoritesinde meydana gelen boşluğu doldurmada, toplum düzenini büsbütün çökmekten kurtarıp yeni bir birliğe imkân hazırlamada ahîlerin payı büyüktür. Osmanlı devletinin kuruluş çağında en büyük kuvvet ve dayanağı, bu teşkilât olmuştur. İlk fetihlerin gönüllü öncüleri de alp erenler denilen ahîlerin kılıçlı kolu idi. Esasen ilk Osmanlı Beyleri (hükümdarları) de bu teşkilâttan ve teşkilâtın reisi sayılıyorlardı. Ahilik köylere kadar bütün Anadolu’ya yaygın bir teşkilattı.

Toplumda dayanışma ve disiplini sağlarlardı. Bir tarîkat değildi, ama teşkilâtını kurarken ve geliştirir! en tarîkatlerden çok yararlanmış ve örnek almıştı. Ahî Evran adlı kimliği.kişiliği.efsâneye bürünmüş kişiyi bütün sanatların pîri, üstadı, ahiliğin şeyhi kabul ederlerdi. Ahî birliklerinin merkezi Ahî Evran Zaviyesi’nin bulunduğu Kırşehir idi. Teşkilât buradan idare edilirdi. Ankara da ahiliğin önemli merkezlerinden biri idi. Ankara ahî reislerinin en meşhurları 1296’da vefat eden Ahî Hüsâmeddin ile 1350’de vefat eden oğlu Şerefeddin’dir. Şerefeddin’in mezar taşı üzerinde : “Sultân-ı ehlü’ fü-tüvve ve’-mürüvve ahî muazzam” kaydı vardır : “İyilik, insanlık, cömertlik (mürüvvet) ve yiğitlik ehlinin (iyi, cömert ve yiğit kimselerin) sultânı ulu kardeş, büyük şeyh.”

Ahîlerin özel kıyafetleri vardı: Başta beyaz keçe külah (daha sonra yeniçerilere geçti) üstüne kısa sarık, bacağa şalvar, bele yün kuşak, ayağa mest, sırta hırka (aba-kebe). Kemerlerinde-kuşaklarında iki endaze boyunda (130 cm.) bir saldırma (büyük kama) taşırlardı. Gündüzleri çalışır, akşam yemeklerini zaviye denilen teşkilât merkezlerinde birlikte yerlerdi. Zâlimlere, haksızlara amansız düşman, herkese ve özellikle yabancılara karşı son derece misafirperverdiler.

ahilik kıyafetleri

ahilik kıyafetleri

Teşkilâta yeni girene, ahî babalar, teşkilâtın şeyhleri tarafından şalvar giydirilir, kuşak bağlanır ve tuzlu su içirilirdi. Bunların her birinin sembolik değeri ve anlamı vardı. Çıraklık, kalfalık, ustalık, esnaflığın diğer şartları kurallara bağlı idi. Herhangi bir çırak, usta, kalfa ahîlik töresine aykırı bir iş yaparsa, müşteriyi aldatırsa, yalan söylerse yargılanmasını esnaf şeyhi (ahî baba) yapar ve o cezalandırırdı.

Ceza mesela dükkan kapatma ise, dükkanı kapanacak esnaf dükkanın önüne götürülür, kapanan dükkanın kilidi şeyhe teslim edilir ve dükkan sahibinin sağ ayağından pabucu çıkarılıp dükkanın damına atılırdı. Dilimizdeki, değeri kalmadı, değerini yitirdi manasındaki “pamucu dama atıldı” sözü buradan kalmadır. Bir açıdan ahîlik; bir meslek, millî kültür, iman, yiğitlik, cihad ve ahlak ocağı idi. Bu ocağa adımım atan gencin, gözü haram olan şeylere, ağzı günah olan sözlere, eli zulümlere bağlanır; buna karşılık, kapısı konuklara, kesesi kardeşlerden (ihvan) ihtiyâcı olanlara, sofrası bütün açlara açılırdı.

Fakat bir açıdan da, Kur’an ve Sünnet’e dayalı (sünnî) İslâm inancının dışında, devlete karşı asî, düşük ahlaklı, kimliği belirsiz ve karışık kimselerin de bu teşkilat içinde yer alabildikleri görülüyor. Fâtih devrinden sonra, teşkilat itibârını ve gücünü kaybetmeğe başladı. XVII. asırdan sonra bozulma hızlandı. Bütün şiî zümreleri gibi bu teşkilât da İran tesir ve kontroluna girdi. Devlet tarafından sert tedbirler alınmak mecburiyeti doğdu. Fakat teşkilât hiç bir zaman bütünü ile yok edilemedi. Cumhuriyet’ten sonra 30 Kasım 1925 tarihli kanunla son kalıntıları da kaldırıldı.

ahilik türbesi

ahilik türbesi

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
TANZİMAT EDEBİYATI