Ali Şir Nevai

7 Ocak 2015 tarihinde tarafından eklendi.

ALİ Şir Nevai (1441-1501)
Doğu Türk (Çağatay) edebiyatının en büyük şairi. Bütün Türk edebiyatının en büyüklerinden biri olan Ali Şîr Beg, Herat’ta (şimdi Afganistan’da) doğdu. Uygur boyundandır. Kiçkine Bahadır adlı bir beyin oğludur. Timur’un torunu Herat hükümdarı Sultan Hüseyin Baykara‘nın çocukluk ve mektep arkadaşı ve süt kardeşidir. Baykara’nın hükümdarlığı boyunca, onun mühürdarı, divan beyi, valisi, naibi (vekili) ve nedîmi (en yakın arkadaşı) olarak devletin sultandan sonra en sözü geçen adamı Emîr Ali Şîr olmuştur. İkinci bir sultan gibi yaşamış ve ölümünde sultanlara mahsus bir tören yapılmıştır. Bu törende bütün devlet büyükleri, en soylu beyler hizmet etmiş ve töreni Hüseyin Baykara‘nın kendisi yönetmiştir.

Herat’ta, ölümünden önce yaptırdığı Kudsiye Cami avlusundaki türbe yerine gömülmüştür. Halk tarafından çok sevildiği için türbesi bir ziyaret yeri haline gelmiştir.Hayatı, bir güzel ahlak örneği olarak gösterilen Ali Şîr, çok hayırsever bir beydi. Herat‘ta kendi adıyla anılan bir mahalle kurdurmuş, bunun dışında 370 bayındırlık ve hayır eseri yaptırmıştı. Çok samîmî ve temiz bir dindardı. Tedbirli ve heybetli bir devlet adamı idi. Ömrünü büyük ve güzel işlere ayırmış, küçüklük ve bayağılıklardan sakınmıştır.

Ali Şir Nevai

Ali Şir Nevai

Şairliğinden başka ressam, müzisyen ve bilgindi. İlmin, san’atın en büyük koruyucusu idi. Arapça ve Farsça’yı ana dili gibi, bu dillerin ebediyatını da bütün incelikleriyle bilirdi. Çok sevdiği Türkçe’yi ve Türk edebiyatını bunların seviyesinin üstüne çıkarmak başlıca emeli olmuştur. Üstün değerde, muazzam eserleriyle bu emeline ulaşmış sayılır. Her yönüyle çok büyük bir şâirdi. Hazainü’l Maânî (Mana Hazîneleri) adını verdiği Türkçe Dîvan’ı 55 bin, beş manzum hikaye ve romandan müteşekkil Hamse’si 64 bin, Li-sânu’t-Tayr (Kuş Dili) adlı eseri 7 bin mısra tutmaktadır. Otuzdan fazla ilmî ve edebî eseri vardır. Şiirlerinde Nevaî mahlas (takma ad)ını kullanmıştır.Nevâî, çağının çok ilerisinde, şuurlu bir Türk milliyetçisidir.

Arab ve Fars tesirlerine karşı, Türk dil ve kültürünün istiklalini savunmuş, Türkçe’yi bırakarak başka dilde eser yazan aydınları kınamıştır. Muhakeme-tü’1-Lügateyn (İki Dilin Karşılaştırılması) adlı eserinde, Türkçe ile Farsça’yı karşılaştırır. Çeşitli delil ve örnekler göstererek Türkçe’nin de Farsça kadar, hatta daha zengin bir dil olduğunu ispatlamaya çalışır. Bütün Türklerin bir tek dil konuşan ve bu dille yazan, kültürce birleşmiş büyük bir millet haline gelmesini ister.

Kendisini bu ülkünün öncüsü sayar. “Cihanda Türk edebiyatı bayrağını kaldırarak Türkleri, tek bir millet haline sokmuş olduğunu”, “her tarafa Dîvan’ının nüshalarını göndererek Çin’den Tebriz’e kadar bütün Türk illerini fethettiğini, onları tek bir millet yaptığını ve Türk illerinin manevî-edebî hükümdarı olduğunu” söyler. Bu, boş bir öğünme değildir. Gerçekten de şöhreti ve eserleri, İstanbul’dan Çin’e kadar bütün Türk illerine yayılmıştı. Bu tesir ve şöhret, Türkiye’de Tanzimat sonrası (XIX. Asır ortalan)na kadar devam etmiştir. Batı Türklüğünün Fâtih Sultan Mehmed gibi bir cihangir yetiştirdiği çağda, Ali Şîr Nevâî de Doğu Türkleri arasından yetişen, Türklüğün manevî bir fâtihi olmuştur.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
NESNEL ANLATIMLI CÜMLE