Almanya İmparatorluğu

11 Ocak 2015 tarihinde tarafından eklendi.

Almanya İmparatorluğu :
Almanya imparatorluğu, Batı Roma imparatorluğunun devamı ve meşru varisi olduğunu iddia ederek bin yıla yakın yaşamıştır. Bu bir federal ve feodal devlettir. 500 kadar Alman devleti ve devletçiği ve bunların hepsinin ayrı hükümdarı vardır. Bazıları sadece bir kaç yüz tebeaya sahip bulunan ve “senyör, baron, kont, marki, dük, büyük duka, elektör” gibi kademeli unvanlar taşıyan bu hükümdarlar,  imparatoru, başları olarak kabul etmektedirler. İç işlerinde tamamen serbesttirler. İmparatorun emrine asker ve vergi vermekte, fakat aralarında savaş eksik olmadığı gibi, İmparatora karşı ayaklananlar da bulunmaktadır.

XIII. asırda imparatorluk, Habsburg hanedanının eline geçer. Habsburg hanedanından gelen imparatorlar, Avusturya’nın Viyana şehrinde oturarak, bütün Alman devletlerinin başı, en büyük hükümdarı, metbuu (kendisine tabi olunan) olarak hüküm sürerler. Bu durum 1804’e kadar devam eder.Almanya imparatorluğu târihinin en büyük olayları, Fransa ile büyük savaşlar, mezheb savaşları, Osmanlı İmparatorluğu ile savaşlardır.

Bu arada Haçlı seferlerine de katılmışlardır. Hatta en büyük Almanya imparatorlarından sayılan Friedrich Barbarossa, III. Haçlı seferi sırasında, Güney Anadolu’da ölmüştür(l 190). Daha evvel II. Haçlı seferi komutanlarından olan Almanya imparatoru Üçüncü Konrat da Eskişehir meydan muharebesinde Türkiye Sultânı Birinci Mes’ûd’a yenilmişti (25.10.1147).XVI. asırda üç büyük olay, Almanya imparatorluğunu yöneten Habsburglar’ı etkiler: İspanya ile birleşme, Protestan mezhebinin ortaya çıkması ve Osmanlı devleti ile savaş.Habsburg hanedanından Charles Quint (Şarlken), hem İspanya kralı, hem Almanya imparatoru olur (hükümdarlığı : 1519-1556).

Almanya İmparatorluğu

Almanya İmparatorluğu

Bu suretle Avrupa’nın yarısına hâkim sun’î bir dev devlet ortaya çıkar. Henüz tahta oturan Kaanûnî Sultan Süleyman (1520-1566), politikasını, bu devi parçalamak ve hizaya getirmek şeklinde düzenler. Bu da Orta Avrupa, Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika‘da çok büyük çapta bir Osmanlı Habsburg savaşına yol açar. Aynı yıllarda Alman rahibi Luther, Protestan mezhebinin esaslarını ortaya atar ve Papa’yı dînin başı tanıyan Katolik dünyâsına cephe alır. Habsburglar, Katolik’liği şiddetle savunurlar. Osmanlı Türkiyesi, gelişen ve Avrupa’nın yarısını Katolik’likten koparmak üzere bulunan Protestan mezhebini destekler.

Sonunda bütün cephelerde yenilen Charles Quint, tahtını bırakır. Almanya ile İspanya, ayni Habsburg hanedanının hükümranlığı altında, fakat eskisi gibi iki ayrı devlet haline gelirler.XVI. asır ortalarında Kanûnî devrindeki Osmanlı Alman savaşı gerçi iki imparatorluğun ilk savaşı değildir. Fakat en büyük çaplısı olmuştur. 1396’dan beri Almanya ile Türkiye bir çok savaşlar yapmışlardı. (bk. Avusturya). XVI. asır savaşlarında Türk akıncı (komando) kuvvetleri pek çok kere Almanya’ya girerek Ren kaynaklarına kadar ilerler. Almanya imparatorluğunda Avusturya, Çekoslovakya, İtalya’da bâzı yerler, Habsburglar’ın hanedan mülküdür. Almanya’nın geri kalanı ise, 500 devlet hâlinde, Habsburglar’a bağlıdır. Habsburg‘ların bütün gayretine rağmen Almanya’da Protestan mezhebi hızla yayılır ve daha XVI. asır sona ermeden Almanlar’in yarısından epey fazlası Katolik mezhebinden ayrılarak Protestan olurlar.

Protestan olanların en mühimi, Brandenburg elektörleri olan Hohenzollern hanedanıdır ki, taht şehirleri Berlin’dir.Hohenzollernler, Brandenburg markisi (sonra elektörü) ve Prusya dukasıdırlar. Zamanla Viyana’da oturan Habsburg hanedanından inme Almanya imparatoruna tabî Alman devletlerinin en ehemmiyetlisi haline gelirler. İmparator, Brandenburg elektörüne “Prusya kralı” sanını vermeye mecbur kalır (1701). O zamana kadar imparatora tabi  hiç bir Alman hükümdarı, kral sanını taşımıyordu. Prusya’nın gücü, devamlı ve disiplinli bir orduyu, korkutucu bir savaş makinesi hâlinde devamlı elinde tutmasından gelmektedir. Bu hususta İsveç’i taklit etmiştir.Dîğer taraftan, imparatorun Protestanlar’in yayılmasını önlemek için çıkardığı Otuzyıl Savaşı (1618-1648), Fransa’nın zaferiyle biter. Bu da hem imparatorun kendisine bağlı Alman devletleri üzerindeki nüfuzunu azaltır, hem de Fransa’yı en güçlü Hıristiyan devlet hâline getirir.

Fransa ile Almanya arasındaki topraklar da, her iki devlet için, bitip tükenmek bilmez bir çekişme konusu olur. Fransa zamanla, imparatora tabi bir çok ülkeyi ele geçirip sınırlarını genişletir.1699 Karlofça anlaşması ile Macaristan’ı Türkler’den alıp büyümesine rağmen Almanya imparatoru, XVIII. asra zor şartlarla girer. Fransa çok güçlenmiştir. Prusya da artık imparatora kulak asmayıp tamamen müstakil bir siyâset gütmektedir. Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) gerçi İngiltere’nin zaferiyle ve Fransa’nın kaybıyla neticelenir. Fakat bu savaşta çok büyük askerî kudret gösteren Prusya, büyük devletler arasına girer ve hemen hemen Almanya imparatorluğundan kopar.

Prusya kralı II. Friedrich, askerî dehâsı ve dîğer mezîyetleriyle, büyük îtibar kazanır.Viyana’da oturan Habsburglar’dan inme Almanya veya Batı Roma imparatoru, Fransa imparatoru Napolâon‘unbaskısıyle, Almanya imparatoru unvanından vaz geçer ve “Avusturya imparatoru” unvanını alır. Napoleon, 500 kadar Alman devletçiğinin sayısını 30’a indirir. Bu 30 devletin her birini tamamen müstakil devletler hâline getirir ve Viyana’daki imparatora bağlı olmayacaklarını belirler. Bu suretle Almanya’ya ve imparatora büyük darbe indirdiği fikrindedir. Gerçekte Alman birliğinin temellerini atmış olur. Sâdece bu iş için, onuru kırılmış Habsburg imparatoru yerine, îtibar kazanmış Hohenzollernler’den Prusya kralının durumunu kolaylaştırmış olur.

Almanya imparatorluğunun Napoleon tarafından 30 devlete indirilip dağıtıldığı ve her devletin müstakil sayıldığı yeni düzenin eşiğinde, 1800 yılında imparatorluk 980.000 km 2 ve 41,5 milyon nüfusludur. 659.000 km2 ye 28 milyon nüfus, doğrudan doğruya Habsburglar’a bağlıdır. Tabi (bağlı) Alman devletlerinin en mühimmi olan Saksonya elektörlüğü 30.000 km 2 ve 2 milyon nüfusludur. 1800 yılında, imparatorluğa dahil olmayan Prusya krallığı ise 280.000 km 2 ve 9,5 milyon nüfusa erişmiştir.XVIII. asrın sonlarında 3 defada Polonya krallığının Avusturya (Almanya), Prusya ve Rusya arasında bölüşülüp ortadan kaldırılması, Avusturya ve Prusya topraklarını çok genişletmiş ve her iki devlet bu Polonya topraklarını 1919’a kadar muhafaza etmişlerdir.

Habsburg Palace.

Habsburg Palace.

XIX. asırda Almanya, 30 devletten ibaret bir mozaik hâlinde ortaya çıkar. Bu devletler aralarında gümrük birliği gibi bâzı anlaşmalara teşebbüs ederlerse de, fiilen vehukuken biribirlerinden müstakildirler. En mühimleri Avusturya imparatorluğu, ikincisi Prusya krallığıdır ve bunlar 1919’a kadar büyük devletlerden sayılmaktadırlar.Ayrıca 3 Alman devleti (Bavyera, Saksonya ve Vürtenberg) krallık statüsüne yükselmişlerdir. Avusturya, Almanya’dan ayrılarak ayrı bir ülke hâline gelmiştir. (XIX – XX.)asırlar Avusturya tarîhi için bk. Avusturya). Onun için XIX-XX. asırlaı Almanya târihini,’ Avusturya’yı dışarıda bırakarak özetleyeceğiz.XIX. Asır : 1825’te Prusya krallığı 275.000 km2 ve 11,4 milyon nüfusludur.

Bavyera krallığı 76.000 km2 ve 3,6 milyon nüfuslu, Saksonya krallığı 15.000 km 2 ve 1,4 milyon nüfuslu, Vürtenberg krallığı 20.000 km 2, 1,4 milyon nüfusludur. Prusya’nın taht şehri Berlin, Bavyera’nınki Münih, Saksonya’nın Dresden, Vürtenberg’inki Stuttgart’tır. 1850’de aynı manzara devam eder. Ancak asrın ikinci yarısında Almanya’nın manzarası tamamen değişti. Prusya, 1804’ten beri târîhe karışan Almanya imparatorluğunu ve Alman birliğini bu defa kendi başkanlığı altında diriltmeye kararlı olduğunu açığa vurdu. Buna karşı koyan Avusturya ve Fransa gibi devletleri yendi. 1871 ‘de Prusya kralı aynı zamanda Almanya imparatoru îlân edildi.

30 kadar Alman devleti, kendi hükümdarlarını ve iç idârelerindeki otonomi (muhtariyet) lerini muhafaza ediyorlar, fakat federal bir devlet halinde birleşiyorlardı. 67 yıl sonra yeniden kurulan bu ikinci Almanya imparatorluğuna Almanya târihinde “İkinci Reich = Devlet” denmektedir. Yeni ortaya çıkan Almanya imparatorluğu, İngiltere’den sonra dünyânın en kudretli devleti olarak görünüyordu. Târîhi boyunca Almanya, hiç bir zaman bu derecede kudret kazanamamıştı. Münâkaşasız şekilde dünyânın birinci kara ordusuna sâhipdi. Çeyrek asır içinde İngiltere ve Fransa derecesinde sanayileşmeyi, donanma kurmayı ve denizlere açılmayı da planlamıştı. Askerî sahada Mareşal Von Moltke, politik sahada Şansölye (Başbakan) Prens von Bismarck, elele verdiler.

İmparator I. Wilhelm ve torunu II. Wilhelm, Alman kudreti ve kalkınması için, aynı yolda yürüdüler.1875’te Almanya imparatorluğu 541.000 km 2 ve 42 milyon nüfuslu idi. Prusya’nın başkenti Berlin (1.194.000 n.), federasyonun da, imparatorluğun da merkezi oluyordu. Prusya krallığı 349.000 km 2 ve 26 milyon nüfusla, federasyonun yarısından fazlasına hakimdi. Sonra Bavyera krallığı (76.000 km2, 5 milyon n.), Saksonya krallığı (15.000 km2, 3 milyon n.), Vürtenberg krallığı (20.000 km2, 2 milyon n.) geliyordu. Berlin’den sonra gelen şehirler Essen-Düsseldorf (491.000), Hamburg (432.000), Breslau (223.000), Münih (189.000) idi.XX. asra Almanya imparatorluğu gelişmiş, kudretlenmiş, artık İngiltere ile ciddî rekabete başlamış, dîğer devletlere zaten fazla ehemmiyet vermiyen, çok sanayileşmiş, sömürgeler edinmiş bir devlet olarak girdi. 1900’de sömürgelerle beraber 3.276.000 km2 ve 66 milyon nüfusa erişilmisti.Prusya krallığının nüfûsu 34 milyona yükselmişti.

Şehirler büyümüştü : Berlin 2.418.000, Essen 1.318.000, Hamburg 952.000, Münih 500.000. Cihan Savaşından az önce, 1914 yılı sonunda Almanya imparatorluğu, gene İngiltere’den sonra dünyânın ikinci devleti idi. Nüfûsu 79 milyona çıkmıştı. Şehirler çok büyümüştü. Asıl Almanya imparatorluğu 541.000 km 2 ve 68,2 milyon nüfuslu idi.

Sömürgeler : Afrika‘da 2.460.000 km 2 ve 10,1 milyon + Asya‘da 552 km 2 ve 0,2 milyon  + Okyanusya‘da 275.000 km 2 ve 0,5 milyon n. Almanya imparatorluğu, başta Prusya krallığı olmak üzere, 4 krallık + 6 büyük dukalık + 3 şehir cumhuriyeti + 5 dukalık + 7 prenslik + Alsas-Loren eyâleti olmak üzere, birbiriyle tamamen dengesiz durumda 26 federe devlet’ten ve imparatorluğun Afrika ve Okyanusya kıt’alarmdaki sömürgelerinden ibaret bulunuyordu(buna Çin’de bir sömürge-liman da eklenebilir).

XX. Asır: I. Cihan Savaşı’nda (b.bk.), müttefikleri Avusturya Macaristan ve Türkiye (Osmanlı) imparatorlukları ile beraber Almanya yenildi. Sömürgelerinin tamamı elinden alındı. Alsas Loren, Fransa’ya geri verildi. Doğuda kurulan yeni devletlere (Polonya ve Çekoslovakya), topraklar terkedildi. Almanya 471.000 km 2’ye düştü. 1925’te 63 milyon nüfûsu vardı. Bütün monarşiler 1918 sonunda ortadan kalktı ki, başta Almanya imparatorluk tacına da sâhib Prusya krallarının mensup bulunduğu Hohenzollern hanedanı gelir. Almanya, federal bir Cumhuriyet oldu. Hattâ başkent bir ara Weimar şehrine götürüldü. Federe devletlerde, eski monarşilerin sınırları mümkün mertebe muhafaza edildi. Gene en büyük federe devlet Prusya idi (292.000 km2 ve 38 milyon n.).

Schonbrunn Sarayı

Schonbrunn Sarayı

Şehirler büyük zarar gördü ve nüfus kaybetti. Almanya, büyük yıkıma uğradı. Ehemmiyet sırası bakımından büyük devletler arasında İngiltere, A.B.D. ve Fransa’dan sonra 4. sıraya düştü.İmparatorluk devrinde Almanya ancak şeklî bir demokrasi idi, meclislerin yetkileri kısıtlı idi. İmparator, yönetimde, hele dış politika ve askerî konularda mutlak hâkimdi. Dîğer Alman hükümdarlarının da (kral, büyükdüka, dük ve prens) kendi federe devletlerinde yetkileri ve Kibarları çok yüksekti. 1919-1934 arasında demokrasi uygulandı. Fakat partiler biribirine girdi. Komünist partinin eylemlerine güçlükle karşı konabildi.

I. Cihan Harbi‘nin kahramanı ve genel kurmay başkanı ihtiyar Mareşal von Hindenburg’un Cumhurbaşkanlığı (1925-34), şahsî îtibâra dayalı olarak, birliği ancak muhafaza edebildi. Sonunda Hindenburg, seçimleri kazanan (Nasyonal Sosyalist) Nazi partisinin lideri Adolf Hitler’i (b.bk.) şansölyeliğe (federal başbakan) getirdi(1933). Ertesi yıl 87 yaşındaki Hindenburg’un ölümüyle Hitler, “führer” sanıyle devlet başkanı oldu. Demokrasiyi ortadan kaldırdı. Şahsî diktatörlüğe dayanan faşist bir idare kurdu. Gittikçe sert metodlar uyguladı. I. Cihan Savaşı’nm bütün yaralarını sardı.

Versay anlaşması ile sınırlanan Alman silahlanmasını tanımadı ve Alman deniz ve hava gücünü dünyâ birincisi olarak ve çok modern şekilde düzenledi. Alman askerinin girmesi yasak olan Fransa sınırındaki bölgelere askerini soktu (Ren ve Saar). Avusturya ve Çekoslovakya’yı: ortadan kaldırarak “Üçüncü Reich” dediği Alman devletine kattı. Önce Alman milletinin tabîî, millî ve târihi haklarını savunup gerçekleştirdiği için beğenildi. Fakat hiç bir çizgide durmak bilmemesi, dünyâ çapında bir üstünlük elde etmek ve dış kıt’alarda da sömürgeler edinmek arzularının belirmesi, içeride vatandaşlara ve yeni alınan ülkeler halkına uyguladığı merhametsiz disiplin, hürriyetçi demokrasiden nefreti, Hitler’i dünyânın korkulan ve netîce itibariyle nefret edilen adamı hâline getirdi.

Polonya‘ya tecâvüzünü Batı devletlerinin (İngiltere ve Fransa) kabul etmeyip savaşla karşılamaları üzerine II. Cihan Savaşı (1939-45) (b.bk.) çıktı.Almanya yeni cihan savaşma iktisadi bar kımdan çok güçlü olarak girdi. Bir ara dünyânın en kudretli devleti hâline geldi (1940-42). Büyük şehirler fevkalâde gelişti. Ancak 1943 yılı ile yıkım başladı ve Almanya bu cihan savaşını da, başlıca müttefik¬leri olan Japonya imparatorluğu ve İtalya krallığı ile beraber kaybetti. Bu savaşta da Birleşik Amerika’nın müdahalesi, aynı neticeyi verdi.Almanya, II. Cihan Savaşı’ndan, birincisinden de büyük yıkımla, çok büyük nüfus kaybıyla çıktı. Bütün şehirleri harabe halindeydi. Bin yıllık Alman toprakları elinden alındı. Müttefikler, federal bir Batı Almanya ile daha küçük bir Doğu Almanya devleti ortaya çıkardılar.

Komünist ve Rusya’nın peyki olan Doğu Almanya topraklarından on milyon kadar Alman, Batı’ya göçtü. Asıl Prusya, Polonya ve Sovyetler’e verilerek Almanya’dan koparıldı. Berlin şehri ikiye bölünerek, doğu kısmı Doğu Almanya’nın merkezi oldu. Batı Berlin ise Federal Almanya’ya bağlandı. Federal Almanya’nın merkezi Berlin olmakla beraber, Alman birliği yeniden kuruluncaya kadar Bonn, geçici başkent seçildi. Alsas-Loren yeniden Fransa’ya bırakıldı. Federal Almanya, mucizeye benzer bir iktisadî kalkınma gösterdi. Şansölye Adenauer, bu kalkınmanın mîmarı oldu. Federal (Batı) Almanya, tam bir hürriyetçi demokrasi rejimini benimsedi ve artık bu rejimden hiç şaşmadı.

Daha savaştan 5 yıl sonra, 1950’de Federal Almanya, dünyânın 4. mühim devleti hâline geldi. (A.B.D., Rusya ve İngiltere’den sonra). Bu târihte 248.000 km2’lik sınırlar üzerinde 48 milyon nüfûsu vardı. Nüfûsun 14 milyonu, sayısı 16 olan 200.000’in üzerinde nüfuslu şehirlerde yaşıyordu : Essen 4,2 milyon, Berlin 2,1, Hamburg 1,6, Münih 0,8, Frankfurt 0,7, Kolonya 0,6, Dortmund 0,5, Stuttgart 0,5, Nürnberg 0,5, Brelen 0,5… Gene 1950’de Doğu Almanya ise 109.000 km2 ve 17,5 milyon nüfuslu idi (Doğu Berlin 1,5 milyon, Leipzig 0,6, Dresden 0,5 m.)Kültür, İlim ve San’at: Almanlar, kültür, ilim ve san’at sahalarında, dünyânın en ileri milletlerinden biridir. Bilhassa XIX. asırda bu sahalarda yetiştirdikleri dünyâ çapında büyük dahîlerle, bu çizgiye eriştiler.

Musiki, kimya, tıb gibi bazı sahalarda, dünyanın en ileri toplumu haline geldiler. İlim : Rönesans ile beraber Almanya ve Avusturya’da müspet (pozitif) ilimlere (fenne) ilgi arttı. Agricola (1494-1555), jeoloji ve mineraloji üzerinde mühim eserler yazdı. Kepler (1571-1630), gezegenlerin hareketlerinin matematik düzenini bularak ünlü Kepler kanunları’nı yayınladı. Leibniz (1646-1716) ile analiz metodu geçerlilik kazandı. 1700’de Berlin’de Prusya ilimler akademisi kuruldu. XVII. asırda henüz ilmî eserler çoğunlukla Latince yazılırken, XVIII. asırdan îtibâren ilmî eserler de Almanca yazılmaya başlandı. Fahrenheit (1686-1736) termometresini yaptı.

Schloss Habsburg

Schloss Habsburg

Mayer (1723-1762) astronomi cedvellerini düzenledi. XIX. asır başlarken kimya, matematik ve geometride ileri adımlar kaydedilmişti. Riemann (1826-1866) Yunan geometrisi dışındaki modern geometriyi kurdu. Gauss (1777-1855), büyük matematik keşiflerini yayınladı. Ohm (1789-1854) elektrik akımı kanunlarını buldu. 1833’te elektrikli telgraf gerçekleştirildi. Hertz (1857-1894), elektromanyetik dalgaları inceledi. Bunsen (1811-1899) tayf analizini yaptı. Helmholtz (1821-1894) akustik ve ses fiziği üzerindeki ünlü çalışmalarını yayınladı. Röntgen (1845-1923) 1895’te X ışınlarını keşfederek tıb ilmine yeni boyutlar getirdi. Liebig (1803-1873) kimyaya modern bilgiler kazandırdı. Biyolojide de mühim keşifler ve ilerlemeler gerçekleşti.

A.von Humboldt (1769-1859), modern ilmî coğrafyanın kurucusu oldu. Bu suretle Almanya XX. asra müsbet ilimlerde en ileri ülke olarak girdi.Bütün bu keşifler, ilerlemeler, modernleştirmeler, sanayie uygulandı. Almanya sanâyî, bilhassa ağır sanâyîde Fransa’dan sonra İngiltere’yi geçtiği fibi, kalite bakımından Birleşik Amerika’dan da ileri bir çizgiye ulaştı. 1901-1939 arasında Almanlar 36 Nobel ödülü alarak Alman ilminin dünyâ birincisi olduğunu isbât ettiler (İngiltere 22 ve Fransa 17 ödül alabilmişti). Keşifler önce nazarî olarak ortaya atılıyor, sonra tecrübeyle gerçeklikleri ortaya konuyor, sonra sanayie uygulanıyordu.

Nazarî fizik, matematik ve astronomide Alman ilmi, rakipsiz dereceye yükseldi. Kimya ve tıbda daha da ileri gitti. Maddeler kimya işlemleriyle biribirine dönüştürülerek akıl almaz terkiplere ulaşıldı. Bu suretle bir çok maddenin tabiîsi yanında sun’îsi de yapıldı. İlâç sanayii çok gelişti. Sonra bu ilmî gelişme, silahlanmaya uygulandı. XIX. asırda en modern, büyük ve sağlam topları yapan Almanya, XX. asırda kara, hava ve deniz taşıt ve silahlarında aynı dakikliğe ve mükemmelliğe ulaştı. Ancak 1942′te Birleşik Amerika, savaştan sonra da Rusya ve Japonya sanayii, Almanya’yı büyük ölçüde üretim bakımından geri bırakabildi.

Bununla beraber ince ve yüksek Rus sanayi, 1945’ten sonra Rusya’ya götürülen Alman ilim adamları ve Almanya’dan sökülüp Rusya’da monte edilen Alman fabrikaları sayesinde bugünkü seviyesine ulaştı. Amerikalılar da pek çok Alman ilim adamını kendi ülkelerine götürdüler. 1932’de Knoll, elektronik mikroskobu yaptı. 1939’da Hahn, uranyum çekirdeğini iki eşit parçaya bölerek, atomun parçalanmasını gerçekleştirdi ve atom devrini, nükleer enerji sahasını açtı. Baron von Braun 1944’te V2 füzesini yaparak pervaneli uçak yerine jet uçak devrini açtığı gibi, atmosfer dışında seyahat edilebileceğini de gösterdi. Amerika’da çalışmalarına devam ederek Ay yolculuğunu gerçekleştirdi. Gezegenler arası seyahat için de projeler yaptı. Ancak Amerikalılar onun Merih’e insan gönderme projesini uygulamadılar. Von Braun’ın projeleri, Albert Einstein‘ın (1879-1955) nazarî fizik teorilerinden, İzafiyet Nazariyesi‘nden hareket edilerek yapıldı.

berlin

berlin

Habsburg hanedanı

Habsburg hanedanı

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Askerî Alanda Yapılan Yenilikler