BİREYSEL FARKLAR

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Bireysel Farklar

Kişiler arasındaki bireysel farklar, psikoloji biliminin en önemli ve en temel bulgularından biri olmuştur.
Her birey kendine özgü bir varlıktır; ilgi, yetenek, değer ve tutumları ile başkalarından farklılık gösterir. Farklı yaradılışı olan ve farklı çevrelerden gelen bireylerin ihtiyaçlar da farklıdır. (Kuzgun, 1995; S.31)
Zihin kabiliyeti üzerinde yapılan araştırmalar, aynı yaşta olmalarına rağmen bireylerin birbirlerinden farklı zeka seviyelerine sahip olduklarını göstermiştir. Aynı yaş gruplarındaki çocukların bedensel büyümelerinin birbirlerinden farklı zamanlarda ve süratte olduğu anlaşılmıştır.
Bir sınıfı dolduran çocuklardan hiçbiri birbirinin aynı değildir. Boy, kilo, renk gibi bedensel nitelikler yönünden farklı olan bu çocuklar, zeka, özel yetenek, kişilik yapısı gibi psikolojik nitelikler yönünden de farklıdırlar. Aynı zeka derecesine sahip olan iki çocuk bile bu genel yeteneğin çeşitli yönlerinde farklar gösterir. Biri kelimeye dayanan konularda, diğeri ise sayıya dayalı konularda üstün olabilir.
Bireysel farklar, çocukların büyüyüp gelişmesinde de görülür. Aynı doğum yaşına sahip çocuklar bile birbirlerinden farklı zaman ve tempoda gelişip olgunlaşırlar. Bu sebeple, bir sınıftaki aynı takvim yaşına sahip olan birçok çocuk farklı farklı olgunluk derecesinde olurlar. Altı takvim yaşındaki bir çocuk sinir kas koordinasyonunu gerektiren oyunlara başarıyla katılabilirken ya da ayakkabısını kendi bağlayabilirken aynı takvim yaşındaki bir çocuk kalemini tutmakta güçlük çekebilir. Gelişme süratindeki bu farklılık zihinsel gelişmede de görülür. Bazı çocuklar zihin olgunlaşmasında daha süratlidir. Bu zihinsel olgunlaşma sürati sebebiyle, aynı yaşta okula başlayan çocukların bir kısmı, öğretilecek konuları öğrenmeye hazır bir zihin olgunluğunda oldukları halde bir kısmı zihnen henüz çok küçüktür. Çocuğun yetenek gelişmesindeki bu hız derecesi, onun okul başarısını da etkiler. Eğer bir çocuk zeka seviyesinin üstünde bir öğrenmeye zorlanırsa, çocukta çeşitli uyum bozuklukları görülebilir ve okula, öğretmene ve öğrenmeye karşı olumsuz tavırlar gelişebilir.
Bireysel farklardaki istatistiksel dağılım, her nitelikte, çan eğrisi denen normal bir dağılım gösterir. Yani ele alınan bir nitelik yönünden en yüksek ve en düşük seviyede bireyler olmakla beraber, gruptaki bireylerin çoğu, çan şeklindeki normal dağılım eğrisinin ortasına doğru toplanır. Öğrenciler arasındaki bireysel farklar bulunduğunu ve bireysel farklardaki dağılımın normal bir dağılım gösterdiğini bilen bir öğretmen, bir rehber öğretmen, bir yönetici ve bir danışman, aynı metot ve malzemenin bütün öğrencilerin gelişip olgunlaşmasında aynı derecede etkili olamayacağını bilir. Aynı zamanda bir bireyin normal dağılım içinde nerede olduğunu belirleyip ona göre bir yardımda bulunabilir. (Tan, 1992; S.S.71-72)

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
TÜRK EDEBİYATINDA PARNASİZM