DENİZDE KURTARMA ÇALIŞMALARI
Gemi yapımında ve denizcilikteki son ge­lişmelere karşın, denizde hâlâ korkunç kazalar olmaktadır. Şiddetli bir rüzgâr, bir bora, ağır bir yükün yer değiştirmesi, bir çarpışma ya da yangın, gemiyi tehlikeli bir duruma düşürebilir. Böyle bir şey oldu mu, gemi hemen radyo­telgrafla SOS gönderir ve havaya işaret fişek­leri atar. Yakındaki gemiler işareti alınca hemen kazaya uğrayan geminin yardımına koşarlar. Kaza kıyıdan çok uzakta olmadıysa, yerel can­kurtaran sandalları çağırılır.
Kazaya uğrayan gemi derin denizde batar­sa, yapılabilecek pek bir şey yoktur. Kurtarma işlemleri ancak 120 m. derinliğe kadar yapıla­bilmektedir. Suyun derin olduğu yerlerde ağır giysilerle donatılmış derin su dalgıçları kazaya uğrayan geminin bulunduğu yere dalar. Su daha sığsa, dalgıçlar daha hafif giysiler giyer.
Gemi çok büyük zarar görmemişse, kurtar­ma ekibi tekneyi yeniden yüzdürmeye çalışır. Dalgıçlar önce teknenin zarar gören kesimini onarırlar. Sonra su yüzeyinden gemiye hava pompalar, böylece yüzmesini sağlarlar. Kimi vakit de gemi iki yüzer duba arasına alınır ve bu dubalardan sallandırılan tellerle su yüzeyine kaldırılmaya çalışılır.
Bununla birlikte, kurtarma işlemlerinin en heyecanlıları bugünden çok, geçmişle ilgilidir. Çağlar boyunca pek çok gemi denizin dibine batmıştır. Bu gemilerle birlikte sayısız değerli hazine de denizin dibini bulmuştur. Örneğin Karaib Denizi batık İspanyol kadırgalarıyla do­ludur. Bunların bir kısmı bulunmuş ve çeşitli değerli taşlar, eski paralar çıkarılıp kurtarıl­mıştır.