DOĞUYA GİDEN YOL
DOĞUYA GİDEN YOL
Çin'e, Hindistan'a ulaşma isteği, Avrupalı tüccar ve gezginlerin yüzyıllarca en büyük amacı oldu. Hele Marco Polo gibi Çin'e gidip dönen serüvencilerin doğudaki değerli taşlara, takılara, ipeklere, baharata dair anlattıkları öyküler Av-rupalılar'ı büsbütün kamçılayarak doğuya ulaşma uğrunda hayatlarını, servetlerini tehlikeye atmalarına yol açtı.
Akdeniz'in doğusundaki topraklar Müslü-manlar'ın eline geçince, doğuya giden karayolları Hıristiyan tüccarlarına kapanmış oldu. Bunun üzerine denizcilikte ileri iki büyük ülke, İspanya ile Portekiz, Hindistan'a varan bir deniz yolu bulmak için yanşa giriştiler. Dünyanın düz olduğuna inanmayan İspanyollar Kristof Kolomb'u hep batıya doğru giderek Hindistan'ı bulması için yola çıkardılar. Kolomb bulduğu topraklara, Hindistan'a ulaştığına inanarak, Batı Hint Adaları adını verdi. Ne var ki, bulduğu Hindistan değil, Amerika idi. Kısa süre sonra, Portekizliler Afrika kıyısından dolaşarak Hindistan'a varan doğu yolunu buldular.
İspanyollar da, Portekizliler de buldukları toprakları öylesine titizlikle korudular ki, öbür uluslar yeni topraklar bulmak için başka yerlerde keşfe çıkmak zorunda kaldılar. Fransızlar Kanada'yi keşfettiler.
Avustralya'yı ilk gören Felemenkli tüccarlar oldu. Daha sonra Kaptan Cook Avustralya'ya ayak basarak, ülkeye İngiltere adına el koydu. Antarktika'yı ilk görenler ise balina ve fok avcılarıdır. Karla, buzla kaplı bu anakarayı daha sonra birçok ülkenin kâşifleri bölge bölge gezip keşfettiler.
XIX. yüzyılda Avrupalılar Afrika'nın içlerine sızarak buraları baştan başa keşfettiler. Tüccarlar, misyonerler, gezginler, arkeologlar hepsi yeni keşiflere katkılarda bulundular. Amerika ve Avustralya'daki toprak altı zenginlikleri, altına hücum döneminde buralara pek çok madenci, çekti.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.