Evlerimizdeki Kimyasal

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Evlerimizdeki Kimyasal
insanlar tuzluğu da, sirke şişesini de içlerin­deki maddelerin kimyasal maddeler olduğunu bilmeden yüzyıllarca kullandılar. Tuzu, sirkeyi kullanıyorlardı, çünkü her iki madde de yiyecek­lerin bozulmadan korunmasını sağladığı gibi, ye­meklere hoş bir tat veriyordu. Üstelik, ikisini de bulmak ve elde etmek kolaydı.
Adi tuz doğada vardır. Mutfakta kullanıla­cak hale gelmesi için, yerden alınıp arıtılması yeterlidir. Tuz derken aklımıza ilkin adi mutfak tuzu gelirse de, madenlerin asitlerle birleşmesiyle oluşmuş daha birçok kimyasal tuzlar vardır. Mutfakta kullandığımız tuz da sodyum klorürdür. yani böyle bir bileşiktir.
Sirke ise sulandırılmış asetik asitten başka bir şey değildir. Asetik asit, sülfürik asit gibi çü-rütücU, kemirici bir asit değil, organik bir asittir. Doğada "sirke kuyuları" yoksa da, sirkenin yapı­mı kolaydır. Sirke yapmak için bir şişe şarabın ağzını açık bırakın, bakteriler sizin yerinize çalı­şarak şarabı sirkeye dönüştürürler. Yani şara­bın içindeki etil alkolü oksitleyerek asetik aside çevirirler. Etil alkolden sirke çok kolay yapıla­bilir. Evlerimizde buna benzer daha pek çok madde vardır. Bu kimyasal maddelerin bir ras-lantı sonucu yararlı amaçlar için kullanılabileceği anlaşılmıştır. Bizim için bunların iş görmesi ye­terlidir, ötesini düşünmeyiz. Bunlardan biri de İngiliz tuzudur ki Epsom tuzu adıyla da anılır. İngiltere'de Epsom dolaylarında bu tuzdan oka-dar çok bulunur ki, inekler bile oradan su iç­mek istemezler. Başlangıçta ineklerin neden su içmek istemediği birtürlü anlaşılamamış. Aynı sudan insanlar da içince müshil etkisi olduğu görülmüş. 1695 'te Nehemiah Grew adında biri sudan tuzun kristallerini ayırmayı başarmış. Bu kristallerin hidratlı magnezyum sülfat olduğu çok sonra anlaşılmış:
(MgSO4. 7H2O)
Evlerimizde birçok sodyum bileşiği bulunur.

Bunlardan biri de sabundur. Kullandığımız sa­bunların çoğu sodyum stearattır. Sabun, yağların sodyum hidroksitle kaynatılması yoluyla elde edilir. Yapım sırasında gliserin stearat (yağ) ayrışarak, gliserin ile sabunu (sodyum stearat) oluşturur.
Gene çok kullandığımız maddelerden biri olan mutfak sodası da sodyum karbonat kristal­lerinden başka bir şey değildir (N^CO-.. lOFL^O). Bu cama benzer kristallerden bir avuç dolusu yı­kama suyuna atılınca, suyu yumuşatır; suyun yü­zünde pis bir köpüğün oluşmasını ve yıkanan eş­yaya bulaşmasını önler. Sodanın içindeki sod­yum iyonları, suyun sertliğinden sorumlu olan madensel iyonlarla yer değiştirir. Banyo tuzları da suyu yumuşatırsa da, soda kadar sert değildir­ler (Na2COg.NaHCO3.2H2O). Bu bileşim bir kıs­mı karbonattan, bir kısmı ise bikarbonattan mey­dana gelmiş çifte bir tuzdur.
Kabartma tozu ise salt sodyum bikarbonattır (NaHCOg). Bu bileşim ısıtılınca, bileşiklerine ayrışır. Ayrışma sonunda karbon dioksit gazı çıkar. Pasta pişerken, meydana gelen karbon dioksit gazı dışarı çıkamaz, pastanın içinde kalır. Bu da pastanın kabarmasına yol açar. Kabartma tozunun pek az bir miktarı çok miktarda gaz sağ­ladığından, pasta yapaken az miktarda sodyum bikarbonat koymaya dikkat etmelidir.
Evierimizdeki dolaplarda yalnız tuzlara değil, asitlere ve alkalilere de yer vardır. Sodyum hidroksit çubukları ile amonyak eriyiği dolu şi­şeler mutfakta çok işimize yarar. Alkali amon­yak boru ve lavabo temizliğinde kullanılır. Çün­kü yağ zerreciklerine saldırarak bunları sabuna dönüştürür. Öyle ki, meydana gelen sabun da kir­li yerlerin temizlenmesine yardım eder. Sodyum hidroksit çubuğu da aynı işi görür; yağı sabuna çevirme özelliği dolayısıyla, kirli fırınların temiz­lenmesinde kullanılır.
Bir zamanlar sodyum klorattan zararlı yaba­nıl otları yok etmekte de geniş ölçüde yararlanıl­mıştır. Şimdi bu iş için pazarlarda birtakım kim­yasal bileşimler satılmaktadır. Bu bileşimler klo-rofenoksiasetik asit tuzlarıdır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.