İktisadi Durum

13 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

İktisadi Durum   
 
 

         Selçuklular'ın hâkim oldukları ülke ve bölgelerde siyasî birliği sağlamaları iktisadî durumun ve ticaretin hızla gelişmesine yardımcı oldu. İmparatorluk ticaret yollarının dâimî kontrol ve emniyet altında tutulması ticaret kervanlarının Hindistan ile Suriye sahillerine, batı Avrupa ile Türkistan ve Hârezm arasında güvenle sefer yapmalarına imkân veriyordu.

       Selçuklular yine hâkim oldukları bölgelerde sulama kanal ve tesislerine verilen önem sayesinde zirâî üretim arttırılmıştı. Nitekim bu sayede Merv ovalarında pamuk ziraati çok gelişmişti. Ticaretin ve ziraatin gelişmesi yanında her şehirde de kendine mahsus sanayi ve imâlat ilerlemişti. Bu sayede şehirler zenginleşmiş ve imâr olmuştu.

       Diğer taraftan Selçuklular'ın idaresi altında Kirmân bölgesi, taht mücadeleleri ve Oğuzlar buraya gelene kadar, refah içinde idi. Selçuklular'dan Melik Kavurd Kirmân'a hâkim olur olmaz ilk tedbirleri almıştı.

       Kavurd çölden geçen Sistân yolu üzerinde yolcuların kaybolmaması için işaret kuleleri koydurmuş, önemli noktalara derbendler, kervansaraylar, havuzlar ve hamamlar inşâ ettirmişti. Kavurd o zamanki dünya ticâretinin İran'dan geçen yollar üzerindeki önemli uğrak noktalarından biri olan Tiz limanını da tamir ettirmişti. Böylece onun özellikle Kirmân'dan geçerek Sistan, Hindistan ve Basra körfezine giden transit ticâretini teşvik ve himâye ettiği anlaşılıyor. Melik Kavurd fiatları sâbit tutmak husûsunda ve üretimi artırıcı tedbirleri ile de dikkati çekmekteydi. O bastırdığı paranın ayarını muhafaza için de aşırı dikkat göstermiş, hükümdarlığı süresince parası hiç bir zaman değerinden kaybetmemiştir. Selçuklular devrinde Kirmân'daki şehirlerin büyüdükleri ve surlar dışına taşarak büyük ticaret ve yerleşme merkezlerinin oluştuğunu görüyoruz.

        Şehirlerde görülen bu gelişme ilk defa Melik I. Turan-şâh devrinde başladı. Melik I. Arslan-şâh devrinde(1101-1142) Kirmân en yüksek refâh noktasına erişti. Berdesîr şehri bu devrede gelişiyor, doğudan ve batıdan gelen tüccârın ikâmetgâhı oluyordu. Ayrıca bu tüccâr için kervansaraylar yapılmış ve pazarlar kurulmuştu. Kirmân'da gelişme görülen öteki şehir Cîruft idi. Özellikle Kemâdîn (Kumâdîn); Anadolu ve Hindistan'dan gelen yabancıların ve tüccarın ikâmetgâhı ve bir çok ülkeden değerli malların depolandığı ve alışveriş yapıldığı büyük ticaret merkezi olmuştu. Diğer taraftan Bem de zengin ve büyük bir ticarî şehirdi. Burada büyük ölçüde pamuklu kumaş, şal, sarık ve türban için ince kumaş imâl ve civar ülkelere ihraç edilirdi. Ayrıca Selçuklular ticaret yollarını Kirmân üzerinden geçirerek bu bölgelerin zenginleşmesini sağlamışlardı.

        Anadolu Selçukluları'nın birlik ve düzeni sağlamasından sonra, müslümân ve hıristiyan toplumlar arasındaki dünya ticaret yollarının geçiş noktası üzerinde yer almış, ülke iktisâdî ve kültürel bakımdan zenginleşmişti. Selçuklu sultanları'nın XII. yüzyıl başlarında Antalya ve Sinop'u alması, Latinler ile ticaret anlaşmaları ve düşük gümrük tarifesi uygulamaları dış ticareti teşvik gâyesi güdüyordu. Ayrıca çeşitli nedenlerle zarara uğrayan tüccârların bu zararlarını karşılamak için bir çeşit "devlet sigortası" uygulanıyordu.

        Selçuklular milletlerarası önemli ticaret yolları üzerinde kervanların güvenliğini sağlamak için büyük bir özen göstermişler, zengin ticaret kervanlarına muhafızlar tayin etmişlerdi. Konaklama yerlerinde kervansaraylar inşâ edilmiş, burada konaklayan herkese, ister müslümân ister hıristiyan olsun aynı yemek verilmiş ve eşit muamele yapılmıştır.
Selçuklu Türkiyesi'nde iktisadî durum yaşama şekline uygun olarak gelişmişti. Göçebe yaşayanların hayvancılık ile uğraşmaları sebebiyle bu devrede Türkiye'den Bizans ve Trabzon Rum Devleti'nin yanısıra özellikle Arap ülkelerine bol miktarda hayvan ve hayvanî mahsuller ihraç ediliyordu. Yün, tiftik ve ipekten çeşitli kumaşlar yapılıyordu. İhraç malları arasında ham ve mamûl deri maddeleri de yer alıyordu. Ziraî mahsullere gelince, şehir hayatının kenar bölgelerinde meyvacılık ve bağcılık önemli bir yer tutuyordu.

        Anadolu'ya çeşitli zamanlarda gelen seyyâhlar; bahçeler, sulama sistemleri ve çeşitli bölgelerde yetişen üzüm, kavun, karpuz, kayısı, şeftali, bâdem, erik, armut, limon ve portakal gibi meyvalardan söz etmişlerdi.

        Selçuklular devrinde Andolu, maden bakımından zengindi. Anadolu'dan çıkarılan şap, dokuma sanayiinde boya maddesi olarak kullanılmak üzere, Batı Avrupa'ya ihraç ediliyor ve İtalyanlar'ın tekelinde bulunuyordu. Ayrıca demir, bakır ve gümüş madenleri de işletiliyordu.

        Anadolu'nun güneyindeki dağlardan elde edilen kereste Antalya ve Makri körfezinden Mısır'a ihraç edilmekteydi. Kastamonu'dan sağlanan kereste ise Sinop tersanesinde kullanılmaktaydı. Türkmenler'in dokudukları nefis halı ve kilimler ile Ankara'nın sof kumaşları dünyaca tanınmış olup, Avrupa ve İslâm ülkelerine gönderiliyordu.

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.