Samipaşazade Sezainin Roman Anlayışı

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Romanın kahramanı Dilber'in, konağa satıldıktan sonra, eğitimine, öğrenimine çok dikkat edilmiş; Dilber'e piyano ve Fransızca öğretilmiştir. Fakat cariyelerin satıldığı her yer, elbette ki, bu konak gibi değildir. Romanın ilk kısmında, hemen her cariyenin hayatında yer alan bu kölelik ıstırapları anlatılır. Ancak yazar, yakın çevresinde görmediği için kendi gözlemleri dışında kalan bu ıstırapları anlatabilmek için başka kaynaklara başvurmuş, Victor Hugo'nun Sefiller'inden faydalanmıştır. Dilber'in konağa gelmeden önceki ıstıraplı hayatı ile Sefiller'deki Cosette (Kozet)'in çocukluk hayatı arasında sıkı bir yakınlık kurmuştur. Dilber'in çektiği acıları Sefiller'den edindiği bilgi ile yansıtmıştır.

Samipaşazâde Sezai, kölelik kurumunun sorunlarını bireysel ve sosyal dramlarını bu romanda çok etkili, vurgulu ve eleştirel bir biçimde işlemiştir. Romanda kadın (Dilber) ve erkek (Cevher) kölelerin insanî dramları sergilenirken konu, bireysel ve sosyal planda ele alınıyor.

Yazar, romanda insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, herkesin doğuştan getirdiği bir hürriyete sahip olduğunu, esir bile olsa insanın kendine ait bir yaşantısı, duygusu, düşüncesi, sevgisi, kalbi olduğunu öne çıkarmaya çalışmıştır.

Samipaşazâde Sezai, Sergüzeşt'te çaresiz, savunmasız, aciz, zavallı, yapayalnız ve sahipsiz kölelerin dramını dile getirerek onların savunmasını yapmıştır âdeta. Bunu daha çok romantik bir kurgu içinde okuyucuların merhamet duygusuna seslenerek dillendirir. Dilber'in satılması ve sonrasında gittiği yerdeki yalnızlığı ve karşılaştığı insanî olmayan davranışları görebiliyoruz. Edebiyatımızda ilk defa Samipaşazâde Sezai tarafından Sergüzeşt romanı ile eleştirilen kölelik kurumu, günümüzde tamamıyla ortadan kalkmıştır. Artık Dilber gibi birisine günümüzde rastlamak olanaksızdır. Bu yönüyle Sergüzeşt'in yazıldığı dönemle sıkı bir ilişkisi varken aynı şey günümüz için geçerli değildir.

Yazar, dönemi içinde yürürlükte olan kölelik konusunu duygusal (romantik) bir atmosferde işlemiş ve köleliğin insan için ne denli kötü olduğunu ortaya koymuştur. Romanın yazılış amacı da budur.

Romanda anlatılan olaylar Tanzimat döneminde yaşanan olaylardır. Dolayısıyla roman, dönemin gerçekleriyle uyuşmaktadır. Romandaki kişiler o günün ortamında insanların karşılaşabileceği kişilerdir. Romanın konusu toplumun yaşadığı olaylardan seçilmiş, böylece romanın toplumsal gerçekleri yansıtabilmesi özelliğinden yararlanılmış, romanla sosyal yaşam arasında ilişki kurulmuştur.

Olayların gerçeklerle örtüşmesi, mekanların toplumun içinden seçilmesi, kişi-olay ve mekan arasında bütünlüğün olmasını sağlamıştır.

Samipaşazâde Sezai, o güne kadar ele alınmamış bir konuyu, cariyelik ve kölelik konusunu, işlediği için Sergüzeşt, diğer eserlerle tema bakımın bir benzerlik göstermez. Sergüzeşt, Ahmet Mithat Efendi'nin Letâif-i Rivâyât adlı hikâye kitabındaki Esaret adlı hikâye ile tema bakımından benzerlik gösterir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
TÜRK EDEBİYATINDA ROMANTİZM