TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

TİYATRO
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın şiirden sonra en çok önem verilen türü de tiyatrodur. Birinci dönemde, sahne bakımından canlı olan tiyatro, ikinci dönemde "okunmak üzere" yazılan bir edebiyat türü durumundadır.
Osmanlı Devleti'nin batıya yönelişi, İtalyan ve İngiliz gezici tiyatrolarının İstanbul'a gelip oyunlar göstermelerine yol açmıştır. 1840 yıllarında ilk olarak ..erli bir sahne kuruldu: Hoca Naum Tiyatrosu. Bunu 1867'de Güllü Agop Tiyatrosu izledi. Böylece yerli ve yabancı eserler, çoğunlukla, azınlık oyuncularıyla bu sahnelerde oynatılabiliyordu.
Batılı anlamda ilk başarılı tiyatro eseri Şinasî'nin Şair Evlenmesi'dir.
İlk tiyatro eserlerimizde, toplumun ve kişilerin aksak ya da üstün yönleri konu olarak alınmış; toplum eğitimi amaçlandığı için, çoğunlukla ahlâkî sonuçlara varılmıştır. İkinci dönemde, eserlerdeki konular tarihten ya da dış ülkelerin özelliklerinden; kişiler ve olaylar ise, göz alıcı olanlardan seçilmiştir. Bunların oynanmak için yazılmamış olması tiyatrodan bekleneni büsbütün yok etmiştir.
Birinci dönemin tiyatro yazarları, özellikle Abdülhak Hâmit "halkın anlayabileceği bir dil" kullanma çabası içindedirler. Şiirlerinde hatta makalelerinde eski dilin etkisinden bir türlü kurtulamayan bu yazarlar, tiyatro eserlerinde düşündüklerini uygulamış sayılırlar. Dile verilen önem, kişilerin çevrelerine uygun olarak konuşturulmaları, bu dönemin "Sanat toplum içindir." ilkesine uymakla birlikte, dilin istenilenden fazla yalınlaştırılması ikinci dönem sanatçılarını, güzel ve etkili söz söylemeye zorlamıştır. Abdülhak Hamit, gittikçe sadelikten uzaklaşmış, eserlerindeki kişileri de kendi diliyle konuşturmuştur.
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nda tiyatro eserleri, genellikle başlangıçta, klâsisizmin etkisindedir. Buna, Şinasi'nin Şair Evlenmesi, Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere'den yaptığı uyarlamalar örnek gösterilebilir. Oyunlar için seçilen konu ve kişilerde de yer yer romantizmin etkisi görülür.
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın ikinci döneminde, Türk tiyatrosunun gelişiminde bir duraklama başlamıştır. Abdülhak Hâmit, sahne diline uymayan, sahnede oynatılması olanağı bulunmayan manzum, mensur tiyatro eserlerinde yalnızca okunma amacı gütmüştür.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Anlatım İlkeleri