BEBEĞİN DÜNYASI

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Bir canimin eğitilmesinde duyu organlarının ve si­nir sisteminin çok büyük bir rolü vardır. Bu sistemle­rin doğum öncesi ve sonrasındaki gelişimini bilmek, konuya bilimsel bir yaklaşımda bulunabilmek için ol­dukça önemlidir. Yeni doğmuş bir bebek için dünya nasıl bir şey­dir7 Bize bunu Kendileri söyleyemeyecekleri için, bu­nu hiç öğrenemeyeceğimizi düşünebilirsiniz. Fakat, uyarı tepki prensibine dayanan pek çok test. bize bu konuda bilgi vermektedir. Buna göre, bir bebek dün­yaya geldiğinde tüm duyu organları çalışmakla birlik­te, bir yetişkininki kadar hassas değildir. Dokunma ve sıcaklık duyusu oldukça iyidir. Bu­nunla beraber, bebek ağrı ile ancak birkaç hafta için­de tanışır. Koklama ve tat alma hissi doğuşta pek hassas değildir, işitme ise tüm duyular içinde yeni doğanın sahip olduğu en mükemmel duyudur. Bebek­lerin görme yeteneği ise pek iyi olmayp. bizim normal görebileceğimiz bir cismi, ancak yedide bir uzaklıkta seçebilirler.
Peki, çocuk anne karnındayken dünyası nasıldır? Dış âlemden hangi mesajları alabilir? Bu konuda araştırmalar yapan Toronto'dan Thomas R. Verny, ilginç sonuçlar eide etti: Anne karnın­daki ceninin dördüncü ayda tatma ve dokunma hissi mevcuttur. Normal olarak amnıotık sıvıyı içip duran yavru, iyot gibi acı bir amdde bu ssıvıya karıştırılırsa emmeyi kesmededir. Yine aynı sıralarda, dışarıda bu­lunan parlak ışığı, cenin, tepki göstermekte ve hatta şık çok şiddetliyse elleriyle gözlerini perdelemektedir. Beşinci ayda ise yavru, yüksek seslere elleriyle kulak­larını kapatarak reaksiyon göstermektedir. Dahası. 1980'lerden sonra özellikle Kuzey Karolina Üniversitesinden Anthony Decasper tarafından yü­rütülen çalışmalar, yeni doğmuş bir bebeğin, annesinin sesini tanıyabildiğini göstermiştir. Anne karnındayken en çok duyduğumuz ses ne­dir? Şüphesiz ki cevap "bizi dokuz ay kendi vücudun­da misafir eden annemizin kalp atışları" olacaktır. Cenin, işitme kabiliyetini kazandığı andan itibaren, do­ğuma kadar bu sesle haşır neşirdir. Bu ses, bebeğin psikolojik ve biyolojik gelişiminde önemli bir rol oyna­maktadır. Amerika'da bebekler ve anneleri üzerinde yapılan bir araştırma oldukça ilginçtir. Araştırma, dik­kat çekici bir gözleme dayanmaktaydı. Sıradan bir grup üzerinde yapılan incelemeler sonucu, annelerin % 80'inin bebeklerini sol taraflarında taşıdıkları, görül­müştü. Olay, annelerin hangi ellerini daha çok kullandıklarıyla ilgili değildi; çünkü, sağ elini kullananların %83'ü, sol elini kullananların ise %78'i bebeklerini sol taraflarında taşıyorlardı. Acaba anneleri bu davranışa iten gizli sebep, kal­bin sol tarafta bulunması olabilir miydi? Bunu öğrene­bilmek için deney düzenlendi. Dört gruba ayrılan bebeklerin bir grubu sessiz bir odaya yerleştirildi, ikinci gruba ninni, diğer bir gruba ise kalp atışı ritminde net-ronon sesi dinletildi. Son gruba ise teypten kalp sesi çalındı. Sonuçta, dördüncü gruptaki bebeklerin, diğer­lerinin yarısı kadar zamanda uykuya daldıkları, bu be­beklerin daha az hastalandıkları, daha az ağladıkları ve daha hızlı kilo aldıkları ortaya çıkmıştır. Öte yandan, çocukların sallanarak uyutulması da bununla ilgili ola­bilir; bu hareket, yaklaşık kalp atışı ritmindedir. Aynı şekilde, sıkıntılı, stres içinde bir kişiyi sağa sola, öne arkaya doğru sallanırken görürseniz, ritmini sayın; gö­receksiniz ki, kalp ritmine çok yakındır.
Bahsettiğimiz olaylar, açıkça göstermektedir ki, kalp sesinin, insan psikolojisi üzerinde büyük bir etki­si vardır. Belki de bu ses, insanı bir anda hayatının en mutlu çağına, en dertsiz, en rahat mekânına şuur altında geri götürmektedir. Belki, annemizin kalp atışlarını bilinçli olarak hatırlayamıyoruz; ama hepimizin çocukluğumuza dair anı­larımız vardır. Bunların en eskisi genellikle 2-3 yaşlarına kadar inebilmektedir. Oysa bazen öyle kişilere rastla­yabiliyorsunuz ki, size bebekliklerini ve hatta anne kar­nındaki hayatlarını hatırladıklarını iddia edebiliyorlar. Her ne kadar bu tür iddialar bize pek inandırıcı gel­mese de, bazı olaylar, bunun olabileceğini destekle­mektedir. Birazdan anlatacağımız bu türden hadiseler, hepsinin güvenilir kaynaklan olmamakla birlikte, da­ha çok, yapılan araştırmalarda rastlanılan veya bu konu üzerinde çalışan uzmanların tesadüf ettikleri ilginç va­kalardır

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO