ENDOKRİN HASTALIKLAR

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

ENDOKRİN HASTALIKLAR

Endokrin hastalıklardan Cushing hastalığında hipertansif retinopati, Addison’da papillödem ve optik atrofi, hipoparatiroidide papillödem, hipotiroidide de optik atrofi görülebilir. Ama retina birimlerinde en sık rastlanan ve uğraşılan patoloji, sistemik diabetes mellitusa bağlı olarak gelişen diabetik retinopatidir. Aynı zamanda gelişmiş ülkelerde körlüklerin en başta gelen nedenlerinden biri diabetik retinopati ve bununla ilgili problemlerdir.

Diabet bir mikroanjiopatidir, dolayısıyla retinada öncelikle kapillerleri tutan ve diabetik retinopati olarak isimlendirilen patolojilere yol açar. Gklukoz metabolizmasındaki düzensizlikler kapiller duvarı oluşturan endotel hücreleri ve perisit hücrelerinden özellikle perisitleri etkiler. Glukoz düzeyi, glikolitik pathway enzimi olan hexokinazın kapasitesini aştığı zaman aldoz redüktaz enzimi yoluyla metabolize edileceği sorbitol pathway'e yönlendirilir. Glukoz "aldoz redüktaz" ile sorbitole çevrilir, bu da polyol dehidrogenaz ile yavaş yavaş metabolize edilir. Sorbitol hücre içi kompartmanları kolayca terkedemez ve özellikle perisit hücrelerinde akümüle olur. Ozmotik değişikliklerle sıvı çeken nukleuslar rüptüre olur ve normalde eşit olan endotel hücresi-perisit oranı perisitler aleyhine değişmeye başlar. Böylece kapiller duvarın destek hücresi olan perisitlerin azalması ile kollabe olmuş, içinde dolaşımın durduğu kapillerler ortaya çıkar. Bu patolojik değişiklikler dokuda iskemiye, damar duvarı değişikliklerine, sızıntı ve eksüdalara, patolojik yeni damar oluşumlarına (neovaskülarizasyon) yol açarak diabetik retinopatinin fundus görünümlerini oluştururlar.

Diabetik retinopati hastalığın yaşı ve gliseminin kontrolu ile yakından ilgilidir. Beraberinde anemisi ve sistemik hipertansiyonu da olan hastalarda retinopati daha hızlı bir gidiş gösterir. Tip I insüline bağımlı diabet de aynı şekilde daha hızlı proliferasyon gösterir. Genelde diabetik retinopatiyi tedavi kriterleri açısından üçe ayırmak ve incelemek mümkündür;

Nonproliferatif diabetik retinopati: Diabete ait fizyopatolojik değişiklikler, vasküler değişiklikler, mikroanevrizmalar, sert eksüdalar, venöz boğumlanmalar vardır. Önkoldan venöz dolaşıma floresein verilerek retina vasküler yapısının detaylı olarak aydınlatılması prensibine dayanan Fundus Floresein Anjiografi (FFA) incelemesinde damarlardan sızıntılar, iskemik retina alanları daha net bir şekilde ortaya konulur. Hastanın İç Hastalıkları Kliniği Endokrinoloji Birimiyle işbirliği içinde yakından izlenmesi gerekir.

Proliferatif diabetik retinopati (alt resim): Mevcut retina patolojilerine neovaskülarizasyon da eklenmiştir. Hipoksik retina alanlarından ortaya çıkan anjiojenik uyarılarla gelişim gösteren bu patolojik yeni damar oluşumları optik disk üzerinde veya ana damar arkı üzerinde oluşabilir. Bu patolojik damarlar frajil olup kolayca sıvı komponentleri sızdırırlar (sert eksüda ve ödem) ve kanarlar (retina veya vitreus hemorajileri). O nedenle hipoksik alanları kapatmak ve yeni damar oluşumlarını durdurmak için proliferatif diabetik retinopatide evrensel bir tedavi yöntemi olarak panretinal fotokoagulasyon yapılır. Yani laser ile makula ve optik disk dışındaki tüm retina alanları koagule edilir. Tedavi edilmeyen hastalarda, ya da bazen tedavi edildiği halde sistemik regülasyonun çok yetersiz olduğu olgularda tekrarlayan göz içi kanamaları ve traksiyonel retina dekolmanı ile görme fonksiyonu ileri derecede bozulur. Bu ileri dönem proliferatif diabetik retinopatilerde göz içi hemorajileri uzaklaştırmak ve traksiyonel retina dekolmanlarını tedavi etmek için günümüzde modern vitreoretinal cerrahinin olanakları kullanılmaktadır. Pars planadan girilerek hemoraji artıkları ile dolu vitreus alınmakta, retina yüzeyindeki membranlar temizlenmekte, traksiyonlar serbestleştirilmekte, ve endolaser fotokoagulasyon ile laser tedavisi de tamamlanarak hastaya olabildiğince yararlı bir görme sağlanmaya çalışılmaktadır.

Diabetik makulopati: Nonproliferatif veya proliferatif dönemde ortaya çıkan ve makulada sert eksüda ve ödem gelişimi ile görmenin azalması şeklindeki diabetik makulopati ayrı bir antitedir. Tip II diabetlilerde görme fonksiyonunun azalmasında başlıca etkendir. Makulayı diffüz veya fokal odaklar tarzında etkiler. Yine laser tedavisi ile sert eksüdalara yol açan damarsal patolojiler ortadan kaldırılır.

Diabetik retinopati önemi nedeniyle ayrı bir ders konusu olarak işlenmektedir. O nedenle burada sınıflama, tanı ve tedavi ile ilgili daha fazla bir ayrıntıya girilmeyecektir.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
KAYGUSUZ ABDAL