PSİKOLOJİK DANIŞMA YÖNTEMİ, ARAÇ VE İLKELERİ

14 Ağustos 2013 tarihinde tarafından eklendi.

PSİKOLOJİK DANIŞMA YÖNTEMİ, ARAÇ VE İLKELERİ

Psikolojik danışmanın etkili şekilde yürütülmesi ve sürdürülmesi için görüşme süreci içinde başvurulan bazı araç ve teknikler vardır. Bunlardan önemli ve yaygın olanları aşağıda belirtilmiştir.
Aktif Dinleme
Dinleme, görüşmenin temel tekniklerinden birisidir. Danışmanın iyi bir dinleyici olması, kişinin söylediklerinin gerçek anlamını iyice kavraması gerekir. Psikolojik danışma sürecinde amaç terapistin değil, kişinin tanınmasıdır. Terapist çok konuşursa, kişi hakkında fazla bir şey öğrenemez. Görüşmede dinlemek pasif değil tersine aktif bir roldür.
Terapist görüşme sırasında dikkatli ve uyanık bulunur, yeri geldiğinde, sorular sorar, fikirlerini ortaya koyar, gerektiğinde bakış, mimikler ve baş sallama gibi sözel olmayan hareketlerle danışanın konuşmasını pekiştirir. Terapist iyi dinleyememiş ve anlayamamışsa, anlamış gözükmeden, dürüst ve saydam olarak, anlayamadığı ya da açıklamasını istediği hususları danışandan sorar.
Konuşma
Psikoterapinin doğal ve temel elementlerinden biri sözlü iletişimdir. Terapist ile danışan kişi arasındaki etkileşim “konuşma” yolu ile gerçekleşir. Ancak konuşma görüşmenin tek yolu değildir. Psikolojik yardıma yönelik görüşmelerde amaç, danışanı konuşturmaktır. Terapistin kendisi, az konuşmalı, daha çok diğer iletişim ve pekiştirme yollarını kullanmayı tercih etmelidir.
Konuşması gerektiği zamanlarda da terapist ders verir gibi konuşmamalı, ses tonunu iyi ayarlamalı, vurgulamalara dikkat etmeli, içerik olarak güven verici ve destekleyici olmalı, seçtiği sözcükler ve ifade tarzı kişinin yaş,öğrenim ve kültür düzeyine uygun, açık, sade ve anlaşılır olmalıdır.
Soru Sorma
Görüşme sırasında bireyle terapist arasındaki ilişki “sözel” ya da “sözel olmayan” tekniklerle yürütülür. Sözel etkileşim araçlarından biri de “ soru” sormaktır. Uygun ve gerekli durumlarda sorular sorarak terapist, danışanla iyi ilişkiler kurabilir ve yönelttiği sorularla, danışanın kişisel problemlerinin giderilmesinde yardımcı olabilir. Sorular uygun zamanda sorulur ve danışan bu soruların kendisine yardım amacıyla sorulduğunu hissederse, etkileşim daha verimli olur ve terapist sorularına samimi cevaplar alabilir.
Görüşme sırasında sorulan sorular açık, yargısız ve tarafsız olmalı; kişiyi belli tipten cevaplar vermeye koşullandırıcı ve yöneltici olmamalıdır. Soru sorarken kişiyi korkuya, kaygıya düşürecek, şüphe içinde bırakacak bir tutuma girilmemeli ve kişi özel yaşantılarından dolayı suçlanmamalıdır.
Görüşme zamanı soru-cevap şeklinde geçmemeli, sorular psikolojik danışma süreci içinde uygun zamanlara dağıtılarak sorulmalı ve daha çok açık uçlu, serbest cevap isteyen sorular tercih edilmelidir. Hiç soru sorulmaması veya çok az sorulması halinde de kişi de kendisi ile ilgilenilmiyor kanısı uyanabilir. Ayrıca, görüşmenin tüm ağırlığı danışanda kalır. Fikir ve duygu akışını engellemeden uygun zamanlarda sorulan sorular, görüşmenin verimini arttırdığı gibi, kişiyi de dinlendirir.
İlgilenme
Genel bir tutum olarak terapistin, görüşülen kişi ile ahenkli, uyumlu, güvenli bir ilişki kurması görüşmeyi olumlu yönde etkiler. Temel bir koşul olarak, terapist ilk görüşmeden başlayarak bireyle yakın ve sağlıklı bir ilişki kurmaya önem vermelidir. İyi ilişki kurmak için terapistin, kişiye saygın olması, empatik bir anlayış ve arkadaşça bir tutum içinde olması, güvenli bir ortam yaratması gereklidir.
Danışmanın ilgilendiğini gösteren davranışlar olarak, gizlilik ilkesine uyma, kişinin durumunu planlı olarak izleme, konuşmaları dikkatle dinleme, ilk harekete geçme sorumluluğunu kişiye bırakma veya hastaya konuşma yönünden daha çok fırsat verme gibi davranışlar belirtilebilir. İlgilenme taraflar arasındaki ilişkinin kalitesini olumlu yönde etkiler.
Terapistin ilgisi yanında, danışanın ilgisi de söz konusudur. İlgilenme karşılıklı olduğu zaman, görüşme daha verimli olmaktadır. Genel olarak psikoterapi ekollerinin hemen hepsinde kişinin terapiste inanması, güvenmesi ve yardımının yararlı olacağı kanısı içinde olması danışanın ilgi ve sorumlulukları arasında görülmektedir.
Bireyin Bulunduğu Düzeyden Başlamak
Terapiste gelen kişilerin her biri diğerinden farklıdır; yaşam ve kültür düzeyleri, yaşları, köyden veya kentten gelmeleri, atak ya da çekingen olmaları gibi bireysel farklar bulunmaktadır. Terapist ise, bireyleri tanımak, farklı niteliklere sahip kişilerle ilişkiler kurmak, iyi bir etkileşim sağlamak durumundadır.
Etkileşimi yürütmede terapistin rolü daha ağır basar. Bu nedenle, iyi bir ilişki kurabilmek için terapist danışanının bulunduğu düzeyden başlamak, onun havasına girmek, konuşma düzeyini onun seviyesine uydurmak, davranışlarını esnek tutmak durumundadır. Bir yetişkinle veya bir çocukla yapılan görüşme birbirinden farklı olmalıdır.
Gözlem
Gözlem genelde ve psikolojik danışmada bilgi kazanmanın temel ve doğal yollarından biridir. Danışman, görüşme sırasında gözlem yolu ile birçok şeyin farkına varır. Gözlem bireyi tanımaya, teşhise yönelik olabileceği gibi danışma veya terapinin etkisini görmeye yönelik de olabilir.
Terapist görüşme sırasında danışanın genel görünüşü, giyinişi, tertip ve düzeni, konuşması, ses tonu, ses tonunda olan değişmeler, genel davranışları gibi oldukça somut nitelikleri sürekli olarak gözler. Bunların yanında, terapist, göze görünmeyen şeyler üzerinde de sezgi ve yordamaya dayanan bilgiler elde eder.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
BİR ANLATI NASIL DÜZENLENİR?